Cildimizin yaşlanması temel olarak  yaşa bağlı olan  olan intrensek yaşlanma ve çevresel faktörlere bağlı olan ekstrensek yaşlanmadır.Kronolojik yaşlanma kaçınılmaz iken eksrensek yaşlanmadaki etkilerin çoğu güneş ışınlarına  (ultraviole,görünen ışık ve ınfraruj) maruziyetine bağlı olduğu için ‘Fotoyaşlanma’ olarak adlandırılır.  Cildimize her ne ne kadar işlem yapsak da yaz mevsiminin başladığı şu günlerde ,özellikle de yaşadığımız bölge nedeniyle koruma çok önemledir.

Güneşten Kaynaklı Ultraviole Radyasyon hiperpigmente lekelere ve kırışıklıklara neden olan en önemli ekstrensek faktördür.Bu Yüzden mutlaka Cildimize uygun bir Güneş koruma Ürününü her mevsim kullanmamız gereklidir.

 

Cilde Zarar veren Işınlar Hangileridir?

Güneşten yeryüzüne ulaşan  ışınlar  ,Ultraviole radyasyon,görünen ışık ve infraruj ışınlarından oluşur. Ultraviyole  ışınları 290-400 nm arasında iken, görünür ışık 400-760nm ve kızılötesi ışıklar ise 760nm üzerinde dalga boylarına sahiptir.

Morötesi ışınlar olarak da adlandırılan (ultraviole UV) ışınları  40-400 nm arasındadır. Atmosferi geçerken UVC nin (280 nm altında) ve UVB (280-320 nm) çoğu ozon tabakası tarafından soğurulur . Yeryüzüne ulaşan UV nin büyük kısmını UVA (320-400 nm)  ,küçük bir kısmını da UVB oluşturur.

UVA (320-400) , deride yanık oluşumu ve fotoyaşlanma ile ilişkilidir, reaktif oksijen radikalleri oluşturarak indirek DNA hasarı meydana getirir.UVB’den daha az enerjili, ancak daha çok miktarda olan yeryüzüne ulaşan UVA, derinin daha derin tabakalarına ve dermişe ulaşabilir. Eskiden UVA’nın daha zararsız olduğu düşünülürdü, ancak son yıllarda yapılan çalışmalar UVA’nın  da ROS ve RNS üretimine sebep olduğu, erken deri yaşlanmasını ve oksidize DNA bazları aracılığıyla indirekt olarak kanser oluşumunu indükleyebileceği gösterilmiştir. Ek olarak UVA 360-380 nm dalga boylarında immünsüpresif etki gösterir, bu da deri kanserinin oluşmasına katkıda bulunur.

UVB (280-320 nm)  nin biyolojik etkinliği çok fazladır ancak çok derine ilerleyemez.Derinin yüzeyel tabakalarını geçerek bazal tabakaya ulaşır ve burada zararlı reaktif oksijen ve azot türleri(ROS, RNS) üretimi, inflamasyon, güneş yanIğı ve fotoyaşlanmaya sebep olur. Ayrıca yüksek enerjili UVB fotonları DNA’ya ulaşarak mutajenik olan siklobütan pirimidin dimerleri ve6-4 fotoürünlerinin oluşumuna yol açar.

Ozon tabakasının incelmesi ile de filtreleme özelliğinin azaldığı ve Cilt kanseri olgularında artış olduğu görülmüştür.Çocuklarda da melanin üretimi kapasitesi sınırlı olduğu için oluşabilecek zararlı etkilere daha duyarlıdır.

IR ve görünür ışık veya beyaz ışığın, özellikle yüksek enerjili mavi ışık bölümünün bazı zararları olduğu, özellikle gözde görülen etkileri ve son zamanlarda da deride yol açtığı bazı zararlı etkileri gündeme gelmiştir.

 

İdeal güneş koruyucuda:

-Hem UVA hem UVB ışınlarının stratum corneum yüzeyinden absorbe ve filtre edilerek epidermis veya dermişe penetrasyonunun engellenmesi,

-UV ışınlarının deri yüzeyinde dağılması

-Deri yüzeyinde titanyum dioksit ve/veya çinko oksit gibi moleküllerin bariyer oluşturarak radyasyonu yansıtması,

-Solar radyasyona maruz kalan deride oluşan reaktif oksijen türlerinin vitamin C veya vitamin E ve diğer antioksidanlarla sağlayarak zararlı etkilerin en aza indirilmesi beklenir .

-Maksimum hasta uyumunu sağlamak için ideal bir topikal güneş koruyucu fiziksel ve kimyasal ajanların kombinasyonunu içermeli, geniş spektrumlu, kozmetik açıdan kabul edilebilir,dayanıklı, nonirritan, hipoallerjenik, nonkomedojenik ve ekonomik olmalıdır.

 

Güneş Koruyucular Nasıl Kullanılır?

En sık Yapılan yanlışlardan birisi Güneş koruyucuları sadece yazın veya tatilde kullanmak , ya da tüm gün yeteceğini düşünerek az miktarda ve sadece sabahları kullanmak . Yapılan araştırmalarda koruma faktörü etkisi için kullanılan doz ortalama 1 çay kaşığı kadardır. Yapılan birçok araştırmada kullanıcıların ürünü yetersiz kalınlıkta uyguladıklarından dolayı üründen beklenen korumanın sadece %20-50’sini elde edebildiklerini göstermektedir

Güneş koruyucunun maksimum ölçüde etki göstermesi için bu ölçü tüm yüze dağıtılmalı, güneşe çıkmadan önce iyice kuruması beklenmeli, her 2 saatte bir veya terleme, yüzme, aşırı fiziksel aktivite ve her silinmeden sonra yeniden sürülmeli ,

-Saat 10 00-15 00 arası  yoğun güneş altında bulunmaktan kaçınılmalı,

-Güneşten koruyucu giysi,şapka ,şemsiye ve güneş gözlükleri gibi koruması yüksek giysi ve aksesuar bulundurulmalı.  Özellikle geniş korumalı güneş gözlükleri ihmal edilmemelidir.Uygun gözlükler ile kataract, maküler dejenerasyon  ve oküler melanomdan koruduğu gösterimiştir.

İdeal bir güneş koruyucuda: Güneş Yanığı Ve Cilt hasarlarından temel sorunlu olan Ultraviole B ve Ultraviole A filtrelerinin olması, yanında yeni yayınlarda cilde zararı gösterilen Görünür ve Kızılötesi Işık için de filtreler içermesi,

Ultravioleye bağlı deride oluşan oksidatif ürünlerin zararlı etkilerini en aza indirgeyecek antioksidan maddeler içermesi ,

Cilt ile uyumlu, partikül bırakmayan ,yağlanma  ,renk değişikliğiyapmayan bir dokuda olması beklenir.

 

SPF Nedir?

Sun Protection Factor (SPF) , kullandığınız güneş koruyucu ürünün koruma derecesini gösteren bir ölçüdür.Bu faktör yükseldikçe kullanılan ürünün güneşten koruma etkisi de artar.

Cildiniz Normalde 20 dakikada yanıyorsa,SPF 15    ile 300 dk da aynı oranda yanacaktır.